web sitesinde haber muhabirisin bu içeriğe göre dikkat çekici başlık yazar mısın. Başlığın uzunluğu en fazla 50 karakter olsunYeni süreci nasıl tartışmalı?
Bu konuda tam olarak fikri olan var mı bilemiyoruz. Ama zeminin olgunlaşmasıyla birlikte “yapıcı” eleştirilerin daha da çoğalacağını düşünüyoruz.
***
Öncelikle, gündelik siyasi tartışmalardan uzak tutarak başlamak gerek Sayın Bahçeli’nin açtığı meseleyi konuşmaya.
İkinci olarak, Ak Parti’nin henüz tam olarak nerede durduğuna ilişkin kesin bilgiye sahip olmadığımızı bilerek, yapılan açıklamaların yarın bir gün başka bir mecraya dönebileceğini de düşünmek gerek.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Türkiye’nin geleceğinde teröre yer yok” cümlesinin altını çizerek devam edelim.
Sayın Bahçeli’nin, yeni anayasa veya erken seçim tartışmalarından çok uzakta bambaşka bir tartışmayı gündeme getirdiğini de hesap ederek konuşalım.
TERÖR ÖRGÜTÜ ELE BAŞI ÖCALAN’IN İRADESİ NEYİ NEREYE KADAR ETKİLEYEBİLECEK?
Ziya Gökalp’in, “Kürt’ü sevmeyen Türk, Türk’ü sevmeyen Kürt olamaz” terkibini dile getiren ve bu bağlamda, birbirimizi sevmenin “farz” olduğunu hatırlatan Sayın Bahçeli’nin, yol gösterici, ön açıcı rolü hepimize güven veriyor.
Bu güvenin boşa gitmemesi için meseleyi tartışırken, olumlu yönden baktığımız kadar olumsuzlukları da konuşmak gerek
Ki… Yarın bir gün çok üzülmeyelim.
Sayın Bahçeli’nin “Terör örgütü PKK’nın tasfiye edilmesi ya da silah bırakması” konusunda örgütün kurucusu İmralı’daki ele başı Öcalan’a yüklediği rolün “boş” çıkma olasılığını not edelim.
Narsist ve ben merkezci Öcalan’ın, Çözüm Süreci’nde yeterince “cesur” olmadığını gördük. Bunu biliyoruz. Bir şey daha biliyoruz, şu anda Edirne Cezaevi’nde hükümlü olarak bulunan Selahattin Demirtaş’ın Öcalan’ı boşa çıkarttığını!
***
Terör örgütü ele başı Öcalan’a, Demirtaş’ın kurduğu kumpas, elbette dış kaynaklı ve organize bir şebekenin işiydi. İşin içinde Türk solu da vardı, Amerika da… Dahası liberallerin bir bölümü de.
Ama koç başı olarak Demirtaş seçildi ve nihayetinde Öcalan’ın “inisiyatif alabilme kapasitesi”ni sıfırlamak ona düştü.
Demirtaş’ın genç, hırslı ve hitabeti güçlü bir siyasi aktör olarak 2013’te yıldızı parladı. 2015’e geldiğimizde, Türk solunun büyük desteği ile “Çözüm süreci”ni Amerikalıların arzu ve istekleri doğrultusunda çöp etti!
“Seni Başkan Yaptırmayacağız” sloganının, Osman Kavala’nın Cihangir’deki mekanında oluşturulduğuna dair iddialar çıktı ama inkar edilmedi.
Hasan Cemal’i bir kez daha anmayacağım. Sadece, “Suriye’de toprak sahibi oldunuz, Türkiye size ne verdi de silah bırakıyorsunuz” diyenlerden biriydi hatırlatıp geçelim.
***
Bugün, bambaşka bir iklimle yeni bir sürecin önderliğini Sayın Bahçeli yapıyor.
Kürtler Türklerin kardeşliğine vurgu yaparken birbirimizi sevmenin “farz” olduğunu hatırlatarak aslında “ortak inanca” da atıf yapıyor!
AMERİKA YENİ SÜRECE MÜDAHİL Mİ SEYİRCİ Mİ?
Hal böyleyken, Suriye PKK’sının “kara gücü” olarak inşa eden Amerika’nın yeni sürece “müdahil” mi yoksa “seyirci” mi olduğuna ilişkin henüz bir emare yok..!
***
Bu konuyu takip eden, bilen çalışan iki ayrı grubun iki ayrı önemli ismiyle konuşma şansımız oldu.
Onlardan PKK terör örgütünün Öcalan üzerinden tasfiye edilip “Türk -Kürt ittifakı”nın sağlanabileceğini düşünen önemli bir isim, “Amerika’nın bu projeyi destekleyeceğini” söylüyor.
Açıkçası irkildim..!
Ona göre, “PYD-YPG’nin üst yönetiminde Türkiye’nin hayır diyemeyeceği değişiklikler” yapılarak… Örgütün Suriye kolu, “Barzanileştirilebilir!”
Ve ele başı Öcalan’ın “irade koyması” ile Türkiye’ye tehdit olmaktan çıkabilir!
Bize göre, bu mümkün değil ama tartışılan meselenin bir boyutu bu.
***
Birinci görüşün aksine ikinci konuştuğum ismin, “Öcalan’a İmralı’dan tabutta çıkmaması” karşılığında bir “görev” tanımı yapıldığını söylüyor. Terör örgütü ele başının, KCK üzerinden PKK ve türevlerini tasfiye edip edemeyeceğinin görüleceği bir sürecin test edildiğini ifade ediyor.
Bununla birlikte, Şam’ın ve İran’ın bir şekilde Amerika ile anlaşma ihtimalinin altını çiziliyor.
Şayet, Şam yani Esad, ülkesinin “federal” bir ülkeye dönüşmesini kabul etmesi durumunda, YPG/PYD-PKK Suriye’de otonominin de üzerinde bir statü kazanacak. Ve Türkiye’de hapiste yatan ele başı Öcalan’ın kontrolünde çok daha hızlı çıkacak.
İşte bu yeni süreçte, İmralı’ya verilen verilen ödev, PKK’nın Suriye kolunun Esad’a değil Türkiye’ye müzahir hale getirmesi!
Bize göre, bu da uzun vadeli Amerikan stratejine hizmet eden kısa vadeli bir çözüm.
“BİRLİKTE YAŞAMA AZMİMİZİ” YENİDEN İNŞA ETMELİ DEĞİL MİYİZ?
Farkındaysanız iki farkı görüş ve iki farklı çözüm önerisi var karşımızda.
Bize göre, çok dah çetrefilli bir hal olan “Terör meselesi”nden kurtulmak için, evvela “Birlikte yaşama azmimizin” bir kez daha inşa etmeliyiz.
Zira, 35 yaş altı Kürtlerde ve artık maalesef ki Türklerde “birlikte yaşama azmimiz”de problem var!
Birlikte yaşama azmimizi inşa edebilirsek, terörün Türkiye’yi tehdit etmesinin de önüne geçebiliriz.
Sayın Bahçeli’nin açtığı kapının değerini bilerek, sütten ağızlı yanmışlar olarak yoğurdu üfleyerek yemeye devam edeceğiz!
Son bir not.
Sahi, “Çözüm Süreci”nin akamete uğramasına neden olan Amerika’nın 3’ncü göz olarak “Gözlemciler heyeti”ni dayatması değil miydi?
Kalın sağlıcakla.
Hasan Öztürk / Haber7