ABD’de 2025 yılına kadar askıya alınan borç limitinin tekrar yürürlüğe girmesiyle Washington’daki tartışmaların alevlenmesi bekleniyor.
Ülke tarihinde birçok kez sorun haline gelen borç limiti konusu, yeni yılda ABD Kongresi’nin gündem başlıkları arasında ilk sıralarda yer alıyor. Federal hükümetin borçlanabileceği maksimum tutarı belirleyen borç limiti, ABD ekonomisi için önemli bir risk oluşturuyor zira ülkenin borcu 36,1 trilyon dolara ulaştı.
Borç limiti konusunda Kongre’de yeni bir anlaşmaya varılamaması durumunda ABD, temerrüde düşme riskiyle karşı karşıya kalabilir. Bu durumun küresel piyasalarda dalgalanmalara, ABD’nin kredi notunda düşüşlere ve ekonomide belirsizliklere yol açabileceği endişesi bulunuyor.
Demokratlar ile Cumhuriyetçiler arasında çekişmeli geçen müzakerelerin ardından 2023’te yürürlüğe giren borç limitinin askıya alınmasını öngören düzenlemede belirtilen süre doldu. Bu sebeple borç limiti, 1 Ocak itibarıyla tekrar yürürlüğe girdi.
20 Ocak’ta görevi devralacak ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump, 2025’e borç limiti endişesiz bir şekilde başlamak istese de bu girişiminde başarılı olamadı. Trump’ın ABD Kongresine geçici bütçe tasarısına borç limitine ilişkin bir düzenlemeyi de eklemek istemesine rağmen talebi gerçekleşmedi.
Hazine’nin, yeni limite ulaşılacağı öngörülen tarihler 14-23 Ocak arasında.
ABD’de ilk kez 1917’de uygulanmaya başlanan “borç tavanı” olarak bilinen borç limiti, ABD hükümetinin ödünç alabileceği miktarın üst sınırını belirliyor. Kongre, her yıl federal bütçeyi onaylayarak altyapı harcamalarını, sosyal güvenlik programlarını ve federal çalışanların maaşlarını içeren harcamaları onaylıyor. Ancak hükümet, yıllardır elde ettiği gelirden daha fazlasını harcıyor ve federal bütçe açığını artırıyor.
ABD Hazinesi, borçlanma yetkisine sahip olup Kongre’nin belirlediği limite ulaşılıncaya kadar borç alabiliyor. Borç limitine ulaşılması durumunda federal hükümet, borç miktarını artıramaz ve sadece mevcut nakdi ve gelirleri harcayabilir.