Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) Suriye’deki siyasi ve insani durum ele alındı.
Burada söz alan Büyükelçi Yıldız, Suriye’de Beşar Esad rejiminin sona ermesinin Suriye halkı ve bölge için bir umut ışığı olmasına rağmen zorlukların büyük bir ciddiyetle ele alınması gerektiğini dile getirdi.
web sitesinde haber muhabirisin bu içeriğe göre dikkat çekici başlık yazar mısın. Başlığın uzunluğu en fazla 50 karakter olsun
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ hakkında, 19 Ocak 2025’te partisinin il başkanları istişare toplantısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik sarf ettiği sözler gerekçesiyle ‘Cumhurbaşkanı’na Hakaret’ suçundan soruşturma başlatıldı. Özdağ, soruşturma kapsamında Ankara’da yemek yediği restoranda gözaltına alındı. Polis ekipleri tarafından İstanbul’a getirilen Ümit Özdağ, emniyetteki işlemlerinin ardından İstanbul Adalet Sarayı’na sevk edildi. Ümit Özdağ ile ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturmanın, ‘Halkı Kin ve Düşmanlığa Alenen Tahrik Etme’ suçu yönünden de genişletildiği öğrenildi. Dün sabah saatlerinde Çağlayan Adliyesi’ne getirilen Ümit Özdağ, savcılık tarafından sorgulandıktan sonra tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi. Hakimlikte savunması alınan Ümit Özdağ, ‘Halkı Kin ve Düşmanlığa Alenen Tahrik Etme’ suçundan tutuklandı.Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın hakimlikte verdiği ifadesi ortaya çıktı. Özdağ’ın ifadesinde “2011 sonrasında ülkemize Suriye’den başlayarak büyük bir göç gerçekleşti ve halen 5 milyonu kayıtlı, 2 milyonu kaçak durumda Suriyeli bulunmaktadır. Her ne kadar İçişleri Bakanlığı bunu 2 milyon olarak söylese de bu doğru değildir. Şu an Meclis Başkanı olan, o süreçte AKP Grup Başkanı olan Numan Kurtulmuş, önce bana sonra bütün basına Türkiye’de 4 milyon küsur kayıtlı Suriyeli olduğunu açıklamıştı. Burada da bir dezenformasyon vardır. Birkaç ay önce, bir AKP milletvekili, ‘Türkiye tabii ki Suriye’de olmak zorunda çünkü nüfusun üçte biri burada’ dedi. Şu an Türkiye’de değişik ülkelerden toplam 13 milyon göçmen bulunmaktadır. Dünyada en fazla göç alan ülke Türkiye’dir. Biz, Zafer Partisi olarak bu nüfusun kalkınmayı engellediğini ve ülkeyi ciddi bir jeopolitik tehdit ile karşı karşıya bıraktığını savunuyoruz. 2011 sonrasında kaldırılan mayınların tekrar yerleştirilmesini ve Anadolu Projesi ile yasaya uygun olarak sığınmacıların geri dönmelerini istiyoruz. Suriyelilere düşmanlığımız yoktur. Allah, Suriyelilerin başına geleni kimsenin başına vermesin. Türk halkının sığınmacılar ve kaçaklarla ilgili hoşnutsuzluğu ve bu insanların kanun dışı eylemlerde bulunduğu zaman yaptıkları sosyal medyada zaman zaman görülmektedir” dedi.‘CUMHURBAŞKANINA HAKARET ETMEDİĞİM ORTAYA ÇIKTI’Özdağ ifadesinin devamında, “Ben, Cumhurbaşkanına hakaretten, dün bir restoranda yemek yerken onlarca polis tarafından gözaltına alındım. İlaçlarımı dahi almadan doğrudan muayeneden sonra, 180 kilometre hızla giden bir araçla İstanbul’a getirildim. Geceyi Vatan Emniyette geçirdim ve öğlene kadar orada kaldım. Buraya gelince başka bir dosyanın da bu dosyaya eklendiğini öğrendim. Değişik zamanlarda attığım tweetlerden hareket edilmiş. Bazı tweetleri farklı zamanlarda alıntılamışım ve böylece soruşturmanın ekseninin değiştiğini gördüm. Cumhurbaşkanına hakaret etmediğim, açıklamalar ve beyanlarla ortaya çıktı. Ancak savcı, Kayseri’de olan olaylarla ilgili attığım tweetlerin bir ortam yarattığını düşündü” ifadelerini kullandı.‘OLAYLARDA ZAFER PARTİSİ’NİN İLGİSİ YOKTUR, KURGU VARDIR’Özdağ Kayseri’de yaşananlara ilişkin yaptığı paylaşımlarla ilgili ise, “Kayseri ile ilgili attığım tweetlerde insanlara evlerine dönme çağrısı yaptım, bunun bir emperyalist proje olduğunu söyledim. ‘Bizi birbirimize kırdırmaya çalışıyorlar’ dedim. Kayseri İl Emniyet Müdürlüğü’nün hazırladığı raporda, bu paylaşımlarım yoktur. Hemen bölgeye birilerini yolladım. Bu arkadaşlar Kayseri’de ortamı yatıştırıcı açıklamalar yapmışlardır ve olaylarda Zafer Partili gözaltına alınıp tutuklanmamıştır. Üstelik siber suçların yaptığı çalışmalar vardır. Bu çalışmalarda, hesapların çoğunun yurt dışında olduğu tespit edilmiştir. Yurt içinde olanlar tutuklanmış ve bunlar içinde Zafer Partililer bulunmamıştır. Durum bu merkezdeyken, ben Kayseri ile ilgili olaylardan önce tweet atmamıştım. Attığım tweetler, değişik zaman ve mekanlara aitken; bir olayda, 7 yaşındaki kız çocuğuna, 27 yaşında Suriyeli bir kişi cinsel istismarda bulunmak istemiştir. Polis hadiseyi duyup bu kişiyi gözaltına almak istemiştir. Oradaki Suriyeliler olaya dahil olup polise direnmişlerdir. Orada bulunan vatandaşlarımız ise polise yardım için dışarı çıkmış ve olaylar başlamıştır. Bu olaylarla Zafer Partisi’nin bir ilgisi ve alakası yoktur. Bir kurgu vardır. İnatla bir suç olmadığı halde, ‘Ümit Özdağ tutuklansın’ kampanyası başlatılmıştır. Sosyal medyada trol hesaplar bunu yapmaktadırlar. Bu trol hesapların kaynakları politiktir. Bana gelen bir bilgi de, tutuklanmamın bu kadar çok arzu edilmesinin sebebinin, rahmetli Kaşif Kozinoğlu’na gerçekleştirilen suikastın bir benzerinin Ümit Özdağ için düşünülmesidir. Birileri bunu düşünüyorsa bilsinler ki uzun zamandır farkındayım. Bir akademisyen olarak, Emniyet Genel Müdürlüğü istihbarat ve terörle mücadelede kurslar vermiş; Polis Akademisi’nde anayasa hukuku dersi vermiş; Milli Güvenlik Akademisi’nde projeler yürütmüş ve çalışmalar yapmış bir bilim insanı olarak, Türkiye’deki birlik ve bütünlüğün bozulmaması için hassasiyet göstermekteyim. Zafer Partisi, hiçbir zaman bu bütünlüğü bozacak bir eylem gerçekleştirmemiştir. Dosya kapsamındaki Twitter hesabı bana aittir. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Serbest bırakılmamı talep ediyorum” şeklinde konuştu. “ESAD REJİMİNİN İHLALLERİNDEN SORUMLU TUTULMASI GEREKİYOR”
Uzun yıllardır süren tarifsiz acı ve yıkımın Suriye’yi harap ettiğinin altını çizen Büyükelçi Yıldız, “Rejimin ciddi insan hakları ihlalleri, kimyasal silah kullanımı ve insani krizin boyutları açıkça ortada. Türkiye, Esad rejiminin insan hakları ihlallerinden ve kimyasal silah kullanımından sorumlu tutulması gerektiğini vurguluyor. Türkiye, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nün (OPCW) bu saldırıları araştırma ve failleri adalet önüne çıkarma çabalarını desteklemeye devam ediyor.” bilgisini verdi.
Diğer taraftan Suriye’de hızla değişen dinamikler ışığında, Suriyelilerin acil ihtiyaçlarına yanıt verecek şekilde yaklaşımların yeniden gözden geçirilmesinin elzem olduğuna işaret eden Büyükelçi Yıldız, “Uluslararası toplum, Suriye’de yumuşak bir geçiş sürecini kolaylaştıracak yapıcı bir yaklaşım benimsemelidir.” dedi.
Büyükelçi Yıldız, Suriye halkının ülkelerini yeniden inşa etmelerine yönelik uluslararası destek beklentilerine yanıt verme zamanının geldiğinin altını çizerek, “bekle-gör” yaklaşımının artık sürdürülebilir olmadığını söyledi.
Suriyelilerin günlük yaşamlarında normale dönmelerini sağlamak için birçok alanda hızlı ve somut adımlar atılması gerektiğine dikkati çeken Büyükelçi Yıldız, “İnsani yardıma odaklanmanın ötesine geçerek, Suriye’nin istikrarını, erken toparlanmasını ve yeniden inşasını aktif olarak destekleme zamanı gelmiştir.” vurgusunu yaptı.
Büyükelçi Yıldız, “Türkiye’nin bu süreçte yaptırımların kaldırılması ve kısıtlamaların yeniden değerlendirilmesi gerektiğine inanıyor.” diyerek, yeniden inşa çabalarında bu alanda kararlı adım atılamadan ilerleme sağlanamayacağını ifade etti.
“SURİYE’DE PKK/YPG VE DEAŞ GİBİ TERÖR ÖRGÜTLERİNE YER YOKTUR”
Tüm tarafların Suriye’nin toprak bütünlüğünü ve ulusal birliğini koruma konusundaki kararlılıklarını yineleyen Büyükelçi Yıldız, “Suriye’de PKK/YPG ve DEAŞ gibi terör örgütlerine yer yoktur.” vurgusunu yaptı.
Büyükelçi Yıldız, Türkiye’nin mevcut durumu istismar etmeye çalışan DEAŞ’ın yeniden canlanmasını önleme konusundaki kararlılığını sürdürdüğünü dile getirdi.
Terör örgütü PKK/YPG’nin kendini yeniden “isimlendirme” çabalarının başarısız olduğunun, YPG/SDG’nin PKK’dan ayrı olmadığının altını çizen Büyükelçi Yıldız, PKK’nın Suriye topraklarının önemli bir bölümünü işgal ettiği sürece barışçıl ve başarılı bir Suriye’nin mümkün olamayacağına dikkati çekti.
Büyükelçi Yıldız, terör örgütün Suriye’nin doğal gaz ve petrol kaynakları üzerindeki kontrolüne son verilmesi gerektiğini belirterek, bu kaynakların gerçek sahipleri olan Suriye halkına iade edilmesinin elzem olduğunu dile getirdi.
Yıldız, “Terörün ortadan kaldırılması, barışçıl ve siyasi olarak birleşik bir Suriye inşa etmek için ön koşuldur.” vurgusunda bulundu.
Diğer taraftan İsrail’in Suriye topraklarındaki askeri operasyonlarının da derin endişe yarattığının altını çizen Büyükelçi Yıldız, bu tür eylemlerin Suriye’nin toprak bütünlüğünü ihlal ettiğini ve bölgeyi istikrara kavuşturma çabalarını baltaladığını belirtti.
Büyükelçi Yıldız, uluslararası toplumun bu yasa dışı eylemleri ele almak için somut adımlar atması gerektiğini kaydetti.
“TÜRKİYE AKTİF ROL OYNAMAYA DEVAM EDECEK”
Büyükelçi Yıldız, Türkiye’nin yeni Suriye hükümetiyle yaptığı görüşmelerde kapsayıcı ve çoğulcu bir yönetim anlayışının önemine sürekli vurgu yaptığını, yeni yönetimin, Suriye’nin zengin toplumsal dokusunu koruyan, temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan bir anayasa benimsemesi beklentisini de dile getirdiğini söyledi.
Suriye ihtilafının ilk gününden itibaren Türkiye’nin milyonlarca Suriyeliye kapılarını açarak hayat kurtardığı ve kardeş halkın yanında yer aldığını anımsatan Büyükelçi Yıldız, “Türkiye, Suriye’nin kurumsal, ekonomik ve fiziki altyapısının yeniden inşasında aktif rol oynamaya ve normalleşme çabalarına destek vermeye devam edecektir.” diyerek sözlerine son verdi.
.news-source-inline{margin-bottom: 20px;color: #A1A1A1;font-size: 15px; line-height: 15px;margin-top: 2px;font-family: “Gilroy Black”,sans-serif;} .news-source-inline span { font-family: “Gilroy Bold”,sans-serif; color: #7F7F7F;}
KAYNAK: AA