Depersonalizasyon Bozukluğu: Sevmeyi İmkansız Kılan Bir Hastalık
Obsesif kompulsif bozukluğa benzer şekilde yaygın olan ve tıbbi anlamda ruhsal hastalıklar arasında kabul edilen Depersonalizasyon Bozukluğu, her 100 kişiden birinde görülen bir rahatsızlıktır. Bu hastalık sevmeyi neredeyse imkansız hale getirirken, yapılan 3 farklı araştırmaya göre, bu rahatsızlığa sahip olanların sayısı oldukça yüksektir.
Tedavisi mümkün olan ancak genellikle toplum tarafından fark edilmeyen Depersonalizasyon Bozukluğu, her 100 kişiden birinde görülmesine rağmen tanı konulması ve tedavi edilmesi oldukça zor bir süreci içerir. Bu nedenle, hastalar yaşamları boyunca doğru teşhis alamadıkları için mücadele etmek zorunda kalabilirler.
Depersonalizasyon Bozukluğu yaşayan bir doktor, bu hastalığın tıp fakültesinde ya da aile hekimliği eğitiminde anlatılmadığını belirtmiştir. Bu durum, hastalara yanlış teşhis konulmasına neden olabilir ve hastaların tedaviye erişimini engelleyebilir.
Depersonalizasyon Bozukluğu, ergenlik döneminde başlayabilen bir rahatsızlık olarak dikkat çekmektedir. Bu hastalıkla mücadele eden gençler, genellikle tedaviye erişim konusunda zorluklar yaşayabilirler ve destek almakta güçlük çekebilirler.
Dr. Elaine Hunter tarafından geliştirilen bilişsel davranışçı tedavi yöntemi, hastalar üzerinde olumlu etkiler yaratmaktadır. Tedavinin ardından ruh sağlığında büyük fark gören hastalar, yaşadıkları depersonalizasyon deneyimlerinin üstesinden gelmeyi öğrenebilirler.
Depersonalizasyon Bozukluğu, kişiye kendine yabancılaşma ve gerçeklik duygusunun kaybı gibi belirtilerle kendini gösteren bir rahatsızlıktır. Bu durum, genellikle akut stres, travma veya bağımlılık oluşturan maddelerin etkisiyle ortaya çıkabilir. Güvenilir bir teşhis ve doğru tedavi ile bu hastalıkla başa çıkılabilir.