Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK), 6 Şubat 2023 tarihinde gerçekleşen Kahramanmaraş merkezli depremlerde etkilenen 11 kente 39,7 milyar liranın üzerinde hasar ödemesi yaptığını duyurdu.
Türkiye’nin kalbinde derin izler bırakan ve yüzyılın felaketi olarak kayıtlara geçen 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremlerinin üzerinden 2 yıl geçti. Bu süre zarfında Türkiye genelinde, depremin etkilediği 11 ilin yeniden ayağa kaldırılması için sağlanan birlik ve beraberlik hareketi devam ediyor.
DASK, sigorta şirketleri, acenteler ve bankalarla işbirliği yaparak tüm sigorta şirketleri, acenteleri ve banka şubeleri aracılığıyla Zorunlu Deprem Sigortası (ZDS) poliçelerinin düzenlenmesini sağlıyor. Bu süreçte depremler sonrasında toplumda sigortalı olma bilincinde artış yaşandı ve Marmara Bölgesi’nde toplam sigortalılık oranında yaklaşık yüzde 1’lik bir artış oldu.
Ülke genelinde depremi takip eden günlerde günlük poliçe üretimi yüzde 55 oranında artış gösterdi. Ancak bu artış eğilimi zamanla normale dönerken, DASK afet yaşanmadan önce tüm konutları ZDS güvencesi altına almayı ve sigortalılık bilincini kalıcı hale getirmeyi hedefliyor.
DASK’ın kuruluşundan bu yana geçen 25 yılda Türkiye genelinde ZDS poliçe sayısı yaklaşık 12 milyona ulaştı. Bölgesel olarak incelendiğinde, Marmara Bölgesi sigortalılık oranında ilk sırada yer alırken, bu bölgeyi sırasıyla Doğu Anadolu, Ege, Akdeniz, Güney Doğu Anadolu ve İç Anadolu bölgeleri takip etti. Karadeniz bölgesi ise sigortalılık oranında en düşük seviyede bulunuyor.
Büyükşehirler arasında sigortalılık oranı en yüksek olan İstanbul’u Eskişehir, İzmir, Mersin, Antalya, Bursa ve Ankara izliyor. Depremden etkilenen 11 ilin sigortalılık oranlarına bakıldığında, Elazığ en yüksek oranda sigortalılığa sahipken, Diyarbakır ise en düşük oranda sigortalılığa sahip il olarak belirlendi.
Zorunlu Deprem Sigortası (ZDS), deprem kaynaklı risklere karşı konut sahiplerine finansal güvence sağlayan kapsamlı bir sigorta sistemidir. ZDS, depremin yanı sıra deprem kaynaklı yangın, infilak, yer kayması ve tsunami gibi risklere karşı da koruma sağlar. Bu sayede, olası bir hasar durumunda zarar gören binaların en hızlı şekilde tazmin edilmesi ve yaşamın normale dönmesine katkıda bulunulur.